İris Kayabay İle Röportaj...

Sosyal yaşam dünyasının sevilen isimlerinden ünlü resim koleksiyoneri Ayşegül Kayabay ve merhum ünlü iş insanı Fikret Kayabay’ın kızları İris Kayabay ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

İris Kayabay İle Röportaj...

1- Şişli Terakki’den Koç Üniversitesi’ne uzanan eğitim yolculuğunda seni en çok etkileyen deneyim ne oldu?

Şişli Terakki’den Koç Üniversitesi’ne uzanan eğitim yolculuğumda beni en çok etkileyen deneyim, bu iki kurumun hayatımda ne kadar farklı ama birbirini tamamlayan roller üstlendiğini fark etmem oldu. Terakki, 4 yaşından 18 yaşıma kadar ikinci evim gibiydi. Her sabah annemin beni okula bırakıp akşam almasıyla geçen yıllar boyunca, aynı sıralarda büyüdüğüm, anasınıfından liseye kadar süren uzun soluklu arkadaşlıklar kurdum. O koridorlarda çocukluğumu yaşadım, müziğe olan ilgimi keşfettim ve yıllarca tutkuyla piyano çaldım. Terakki’nin bana sağladığı güvenli ortam, hem akademik hem de duygusal olarak kendimi ifade edebilmem için bir alan sundu. Lise yıllarımın çok güzel geçtiğini düşünüyordum, ta ki Koç Üniversitesi’ne başlayana kadar. Hep “üniversite hayatı daha güzel olur” derlerdi; gerçekten de öyleymiş. Koç Üniversitesi’ne artık kendi arabamla gidip geliyorum; bu bile benim için büyümenin ve bireyselleşmenin küçük ama anlamlı bir simgesi oldu. Üniversitede yeni insanlarla tanıştım, kulüpler, projeler, seçmeli derslerle kendi ilgi alanlarımı sürdürdüm ve akademik olarak daha fazla sorumluluk almanın beni nasıl geliştirdiğini fark ettim. Terakki bana köklerimi verdi, Koç ise kendi kanatlarımı keşfetmemi sağladı; özgürlüğümü, potansiyelimi ve kim olmak istediğimi anlamam için bana alan sundu.

2- Psikoloji ve İşletme gibi iki farklı alanı birlikte yürütmek zor muydu? Bu süreçte en çok ne öğrendin?

Psikoloji ve İşletme gibi iki farklı alanı birlikte yürütmek başta kulağa zor gelse de, benim için oldukça öğretici ve değerli bir süreçti. Ortak derslerin az olması nedeniyle iki bölüm birbirinden oldukça bağımsız ilerledi; bu da zaman yönetimi ve disiplin konusunda beni ciddi anlamda geliştirdi. Psikoloji bölümüne büyük bir istekle başladım ve her zaman ilgi alanıma uygun dersler seçmeye özen gösterdim. Ancak İşletme dersleri almaya başladıktan sonra ilgi alanımın aslında bu yönde daha da derinleştiğini fark ettim. Her iki bölümde de profesörlerimle çok iyi ilişkiler kurdum, dersleri keyifle takip ettim ve her dersten farklı bir bakış açısı kazandım. Bugün tekrar başlasam yine iki bölümü de seçerdim; çünkü her ikisi de bana farklı perspektifler kazandırdı. Ancak bundan sonraki akademik ve profesyonel yolculuğuma daha çok işletme alanında devam etmeyi planlıyorum. Bu süreç bana, ilgi alanlarının zamanla evrilebileceğini ve birden fazla disiplinden beslenmenin kişisel gelişim için ne kadar kıymetli olduğunu öğretti.

3- Akademik hayatın boyunca yer aldığın stajlar ve araştırmalar sana kariyer anlamında nasıl katkılar sağladı?

Akademik hayatım boyunca hem araştırmalarda yer almak hem de farklı alanlarda staj yapmak kariyer planlamam açısından büyük katkılar sağladı. Koç Üniversitesi’nde Dil ve Biliş Laboratuvarı’nda araştırma asistanı olarak çalıştım. Bu laboratuvarda dil ile bilişsel süreçler arasındaki ilişkiyi inceleyen projelerde yer aldım. Bu deneyim, akademik merakımı beslediği gibi bilimsel düşünme ve analiz becerilerimi de geliştirdi.

Bunun yanında hem psikoloji hem de işletme alanında staj deneyimleri edindim. Psikoloji alanında ilgi duyduğum çocuk ve ergen gelişimi üzerine çalışmak için bir okul öncesi kurumda staj yaptım. İşletme tarafında ise Deloitte’da denetim (audit) departmanında ve Beymen’de operasyon yönetimi departmanında stajlarımı tamamladım. Burada iş süreçlerini analiz etmek, raporlama yapmak ve takım çalışması içerisinde sorumluluk almak gibi profesyonel beceriler kazandım. Tüm bu deneyimler hem akademik hem profesyonel olarak kendimi tanımamı, güçlü yönlerimi keşfetmemi ve ilgi alanlarımı netleştirmemi sağladı. Hangi alanda ilerleyeceğimi belirlememde ve çok yönlü düşünebilmemde büyük etkileri oldu.

4-Genç yaşta birçok başarıya imza attın. Bu başarının arkasında nasıl bir disiplin var?

Açıkçası “çok başarı” demek bana biraz iddialı geliyor. Ben sadece sorumluluklarımı düzenli şekilde yerine getirmeye çalıştım. Okula devamlı gitmek, dersleri takip etmek, sınavlara düzenli çalışmak ve ilgi alanlarım doğrultusunda seçimler yapmak benim için doğal bir rutindi. Özellikle ilgi duyduğum konularla karşılaştığımda, zorluk derecesi yüksek olsa bile bu beni motive etti. Disiplinim aslında kendime karşı duyduğum sorumlulukla şekillendi; büyük hedefler koymaktan çok, her adımda elimden gelenin en iyisini yapmaya odaklandım. Şimdi ise bu yaklaşımı iş hayatıma taşımaya hazırlanıyorum. Aynı zamanda ileride yüksek lisans yaparak akademik olarak da kendimi geliştirmek istiyorum. Benim için başarı; düzen, ilgi, merak ve istikrarın birleşiminden oluşan bir süreç.

5- Kariyer hedeflerin arasında yurt dışında bir deneyim yer alıyor mu?

Evet, kariyer hedeflerim arasında yurt dışında bir deneyim kesinlikle yer alıyor. Ancak öncesinde iş hayatına atılarak hem ilgi alanlarımı daha iyi tanımak hem de hangi konularda akademik olarak kendimi tamamlamam gerektiğini görmek istedim. Çünkü yüksek lisans seçenekleri oldukça fazla ve bu kararı verirken gerçekten hem ilgi duyduğum hem de bana uzun vadede fayda sağlayacak bir alan seçmek istiyorum. Bu nedenle bir süre profesyonel hayatta deneyim kazanıp, uzmanlaşmak istediğim alanı netleştirdikten sonra yüksek lisansımı yurt dışında yapmayı hedefliyorum.

6- Yoğun akademik ve profesyonel temponun dışında kendine nasıl zaman ayırıyorsun?

Kendime zaman ayırmanın en keyifli yollarından biri köpeklerim Tiger ve Lucky ile vakit geçirmek. Onlarla sahilde ya da ormanda yürüyüşe çıkmak hem fiziksel hem de zihinsel olarak bana çok iyi geliyor. Bunun dışında düzenli olarak yoga ve pilates yapıyorum. Tatil dönemlerinde ise tatil planlamayı çok seviyorum. Yeni yerler keşfetmek, kısa da olsa bir seyehat yapmak bana enerji veriyor ve motive olmamı sağlıyor.

7- Sağlıklı yaşam senin için ne ifade ediyor? Beslenme ve uyku düzenine dikkat eder misin?

Sağlıklı yaşam benim için bedenime ve ruhuma iyi gelecek rutinleri sürdürülebilir şekilde hayatıma entegre etmek demek. Beslenme ve uyku düzenime dikkat etmeye çalışırım. Annem bu konuda oldukça bilinçlidir ve ben de ondan çok şey öğreniyorum. Ev yemeği yemeye bayılırım; annem çok güzel yemek yapar ve ben de mutfakta ona eşlik ederek öğrenmeye çalışıyorum. Doğallığa önem veririz; evde yoğurdumuzu kendimiz mayalarız, organik sebze-meyve tercih ederiz ve paketli gıdaları minimumda tutarız.

Spor konusunda yoğun bir tempomuz olmasa da, annemle birlikte düzenli yürüyüş ve pilates yapıyoruz. Bu bizim hem sağlıklı kalmamızı hem de zihinsel olarak iyi hissetmemizi sağlayan keyifli bir rutin hâline geldi. Uyku düzenime de elimden geldiğince dikkat ediyorum. Özellikle okul dönemlerinde çok erken kalktığım için uykumu almış olmak benim için günün verimli geçmesinde önemli bir etken. Sağlıklı yaşamı bir baskı ya da zorunluluk olarak değil, kendimi iyi hissettiğim bir denge arayışı olarak görüyorum.

8- Moda ve stil konusunda belirli bir çizgin var mı, yoksa ruh haline göre mi seçim yaparsın?

Günlük hayatımda, özellikle okul günlerinde giyim tercihlerimi bulunduğum ortama uygun şekilde yapmaya özen gösteririm. Okula abartılı giyinmem; ancak bu, gelişigüzel ya da ilgisiz bir tarzım olduğu anlamına gelmez. Aksine, sade ve şık bir görünümün hem zarif hem de zamansız olduğunu düşündüğüm için, günlük kombinlerimde genellikle bu çizgide parçalar tercih ederim. Kıyafetlerimin temiz, uyumlu ve özenli olmasına dikkat ederim; çünkü kişinin kendine gösterdiği özenin, dış görünümüne de yansıdığına inanıyorum. Bununla birlikte, özel bir akşam yemeği, davet ya da kutlama gibi durumlarda hazırlanmayı çok severim. O tür anlar benim için biraz daha farklı, daha gösterişli seçimler yapma fırsatı sunar. Farklı aksesuarlar, daha dikkat çekici detaylar tercih edebilirim.

9- Seni hayatta en çok etkileyen kişi kimdi? Ondan aldığın hangi öğüt kulağında küpe oldu?

Hayatta beni en çok etkileyen kişi kuşkusuz annemdir. Yalnızca bir anne değil, aynı zamanda en güvendiğim rehber, en yakın dostum olmuştur. Annemle aramda güçlü bir bağ var; ona her şeyi rahatlıkla anlatabilirim. Hatta arkadaşlarım bile bazen ona danışır çünkü her zaman yerinde ve içten tavsiyeler verir, bana ne tavsiye vericekse onlara da onu söyler. Çok güçlü bir kadındır; çalışkandır, yaratıcıdır, adeta “on parmağında on marifet” diyebilirim. Hangi işe el atsa, mutlaka ona bir değer katar.

Benim en iyi eğitimi almam için büyük bir özveriyle çabaladı. Sadece akademik anlamda değil, hayata dair pek çok konuda da bana yol gösterdi. Karar verirken bana kendi düşüncelerimi oluşturmam için alan bıraktı, ama her zaman yanımda olduğunu da hissettirdi.

Kulağıma küpe olan ve hayatım boyunca içimde taşıdığım en değerli öğüdü ise şuydu: “Mutluysan başarmışsındır… Hep kalbinin sesini dinle.” Bu söz, hem hayat seçimlerimde hem de kendi yolumu çizerken bana rehberlik etti. Gerçek başarıyı dış ölçütlerle değil, iç huzurla tanımlamayı annemden öğrendim. Bugün ne yapıyorsam, arkasında annemden gelen bu içten güç ve inanç vardır.

10-Merhum baban Fikret Kayabay’ı bu özel günde mutlaka anıyorsundur. Onunla ilgili hatırladığın küçük ama kalbinde büyük bir yer eden bir anıyı bizimle paylaşır mısın? Bir de… Bu yolculukta en büyük desteğin olan annen Ayşegül Hanım için neler söylemek istersin?

Babamı sevgiyle ve özlemle anıyorum. Onu çok küçük yaşta, henüz altı yaşımdayken kaybettim. Hafızamda çok fazla anı kalmamış olsa da, annemin anlattıkları ve eski fotoğraflar sayesinde o sıcaklığı hep hissettim. Beni hep “prensesim” diye severdi. Küçükken bir akülü arabam vardı, onunla oynarken babam yanımda koşar, “Prensesim, yavaş git, yetişemiyorum!” derdi. Sesini, gülüşünü ve o koruyucu varlığını yıllar geçse de unutmadım. Ne istersem anında yanımda olurdu, annem de öyle tabi ki. Annem sayesinde kendimi hiçbir zaman yalnız ya da eksik hissetmedim. O mükemmel bir insan; hem annem hem babam oldu; güçlü duruşuyla, sevgisiyle ve sonsuz desteğiyle. Bana sadece yol göstermedi, aynı zamanda o yolu güvenle yürümem için hep yanımda oldu. Bugün her önemli anımda, sevgi ve özlemle babamı hatırlarken, anneme sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu da bir kez daha hissediyorum.

11- Bugünün İris’i, beş yıl önceki İris’e ne söylerdi?

“Önünde seni geliştirecek çok güzel deneyimler var. Yeni insanlar tanıyacaksın, ilgi alanların değişecek, hatta kendinle ilgili bilmediğin yönlerini keşfedeceksin. Zorlandığın zamanlar olacak ama her biri sana bir şey katacak. Sakın kendini başkalarıyla kıyaslama. Senin yolun sana özel.”

12-Biri seni tanımadan, sadece seni görerek ya da birkaç cümleni dinleyerek tanımlasaydı, hangi üç kelimeyle anlatırdı?

Beni hiç tanımayan birinin sadece gözlemle ya da kısa bir sohbetle tanımlaması gerekseydi, seçilecek üç kelime muhtemelen özenli, samimi ve naif olurdu.

Özenli, çünkü hayatı gelişi güzel yaşamaktansa, her anına değer vererek yaşamayı tercih ederim. Hayata karşı bu özenli duruşum, hem tutumlarımda hem de seçimlerimde kendini gösterir.

Samimi, çünkü insanlarla kurduğum ilişkilerde içtenlik ve doğallık benim için çok önemli.

Naif, çünkü hayata ve insanlara karşı içten, kırmadan yaklaşmayı tercih ederim. Duygularımı saklamadan, zarif ve doğal bir şekilde ifade ederim. Bu bazen fazla hassas olduğumu da gösterebilir, ama ben bu yönümün beni insanlara yakınlaştıran ve beni ben yapan bir parça olduğunu düşünüyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber BiMagazin tarafından hazırlanıp servis edilmiştir. Haberin farklı kaynaklarda değiştirilerek yayınlanması BiMagazin sorumluluğunda değildir. Kaynak göstermeden haber ve görsel alınması yasaktır.
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    SEVDİM

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış