“Genç ve Hırslı: Dilhan Karadeniz, Liderlik Yolunda Babasının İzinden Gidiyor”…

Karadeniz ailesinin genç temsilcisiyle sanat, moda, medya ve iş dünyasına dair sohbet etmek üzere bir araya geldik. Dilhan Karadeniz’in hikâyesi, aile bağlarının gücünü ve gelecek planlarını yansıtıyor. İşte bu özel röportajın detayları...

Londra’daki eğitim sürecinizin en zorlayıcı yönü neydi? 

Çok aileci biri olduğum için en zoru ailemden uzak olmaktı. Londra’da eğitim almak bana global bir vizyon kazandırdı, ancak kendi alışkanlıklarımı yeni bir düzene adapte etmek başlarda zorlayıcıydı. Kendi konfor alanımın dışına çıkıp çok uluslu bir ortamda öğrenmek bana yalnızca akademik değil, kişisel anlamda da büyük bir büyüme fırsatı sundu. Her şeye rağmen üniversitemi bitirip ülkeme döndükten bir sene sonra Londra’yı özleyip master okumak için kendimi tekrar orada buldum.

Londra’da eğitim alırken Türkiye’deki iş dünyasıyla ilgili bakış açınızda nasıl değişiklikler oldu?

Londra’da eğitim almak, Türkiye’deki iş dünyasına olan bakış açımı daha geniş bir perspektifle değerlendirmemi sağladı. Burada markaların global bir vizyonla hareket ettiğini gördüm. Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme konularında daha fazla odaklanmanın, Türkiye’deki markaların global arenada daha güçlü bir yer edinmesini sağlayabileceğine inanıyorum.

Ailenizin işine katılmaya başlamak size ne gibi duygular uyandırıyor?

Bu sorumluluk hem büyük bir gurur hem de heyecan veriyor. Ailemin yıllar boyunca inşa ettiği bu şirkete kendi bakış açımı eklemek ve bunu bir adım ileri taşımak, hayatımdaki en anlamlı görevlerden biri olacak. İlerisi için başka hayallerim de var tabiki şimdilik bende kalsın..

Ailenizle iş yaparken profesyonel ve kişisel hayatı nasıl dengelemeyi planlıyorsunuz?

Bu dengeyi korumanın en önemli yolu iletişim. İş ortamında profesyonel bir dil kullanmaya, özel hayatta ise aile bireyi olarak kalmaya özen göstereceğim. Ayrıca kişisel alanları korumanın da bu süreçte dengeleyici bir rol oynayacağını düşünüyorum.

Eğitim sürecinizde öğrendiğiniz en önemli iş hayatı dersi neydi?

En önemli ders, başarının asla tek bir bireyin işi olmadığı. İyi bir takım çalışmasının ve farklı perspektiflerin bir araya gelmesinin başarı için temel taş olduğunu öğrendim.

Gelecekte iş dünyasında nasıl bir kadın lider olarak tanınmak istersiniz?

İlham verici, vizyoner ve empatik biri olarak tanınmak istiyorum. Yenilikçi ve insana dokunan kararlarla sektörde bir fark yaratmayı hedefliyorum.

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz? Hangi hobilerle ilgilenirsiniz?

Aşırı sosyal bir insanım, bazen yerimde duramıyorum sürekli bir planım var arkadaşlarım ve ailem arasında lakabım ‘sosyal kelebek’ olarak geçiyor biraz da ikizler burcumun kattığı neşe ve deli doluluk mevcut. Aynı zamanda Londraya geri taşındığımdan beri pilates ve meditasyona ilgi duyuyorum zihinsel ve fiziksel olarak beni dengede tutuyor.

Seyahat etmeyi sever misiniz? En unutulmaz tatil deneyiminiz nedir?

Yeni yerler keşfetmeyi, tatile çıkmayı çok seviyorum. Bebekliğimden beri kayak yapıyorum o yüzden kar olan heryer benim için aşırı huzur verici oluyor. En unutulmaz tatilim, kutuplardaki lapland seyahatim olmuştu bembeyaz bir ülke ve kuzey ışıkları.. kim büyülenmez ki.

Londra’daki yaşam tarzı ile Türkiye’deki yaşam arasında en çok hangi farkları gözlemlediniz?

Londra’nın bireyselliği teşvik eden yapısı ile Türkiye’nin sıcak ve samimi sosyal ilişkileri arasında büyük bir fark var. İkisi de kendine has güzellikler barındırıyor ve bu farklılıklar bana yeni perspektifler kazandırıyor.

Sağlıklı yaşam konusunda dikkat ettiğiniz özel bir alışkanlık veya rutin var mı?

Son 1 senedir tatil veya özel bir gün yoksa tek öğün besleniyorum böylece hem istediğimi yiyebiliyorum hem de kilo almıyorum. Öyle çok spor aşığı bir insan değilim üşenmedikçe kendimi koşu bandına atıyorum ama pilates yapmak bana kendimi huzurlu hissettiriyor.

Moda ve stil konusunda ilham aldığınız bir kişi veya akım var mı?

Coco Chanel’in zamansız stili ve Phoebe Philo’nun minimal ama güçlü tasarımları bana ilham veriyor. Ayrıca sürdürülebilir moda akımları son zamanlarda büyük ilgimi çekiyor.

Günlük giyim tercihlerinizde rahatlık mı yoksa şıklık mı ön planda olur?

İkisini bir arada buluşturmayı seviyorum. Modern ve zamansız parçaları rahat kesimlerle kombinlemek benim stilimin temelini oluşturuyor.

Saç bakımınız ve makyajınız için favori markalarınız var mı? Neden?

Günümüzde o kadar fazla ürün çıkıyor ki piyasaya hepsini denemek imkansız tam bir ürünü sevmişken aynı marka bir üstünü çıkarıyor ve bu döngü asla bitmiyor, saçım için vazgeçemeyeceğim bir marka Davinestir her ürününe aşığım makyajım için ise favori bir markam yok ben daha çok cilt bakımı tercih ediyorum onda da Dr. Barbara Sturm ve Dermalogica dışında bir marka kullanmıyorum.

Güzellik anlayışınızda doğal ve sade bir görünüm mü yoksa cesur ve iddialı bir stil mi ön planda?

Saçımın renginden dolayı ne kadar sade olsam da iddalı bir stil ön plana çıkıyor, Günlük hayatımda doğal ve sade bir görünümü tercih ediyorum, ancak özel davetlerde cesur ve iddialı seçimler yapmayı seviyorum.

Bir etkinlik veya özel bir davet için kıyafet seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Etkinliğin konseptine ve ruhuna uygun bir seçim yapmak benim için çok önemli. Ayrıca kıyafetin hem şık hem de kişiliğimi yansıtmasına özen gösteriyorum içinde rahat etmediğim hiçbir şeyi giymiyorum hani derler ya güzellik zorlayıcıdır diye benim için tam tersi.

Moda ve stil konusunda en çok hangi tasarımcıları ve markaları takip ediyorsunuz?

Miu Miu, Jacquemus, Celine gibi markaların yenilikçi ve cesur yaklaşımlarını takip ediyorum. Fakat tek bir markadan giyinecek olsaydım kesinlikle Miu Miu yu seçerdim çünkü tamamen benim tarzımı yansıtıyor. Ayrıca Türk tasarımcılar arasında Begüm Khan’ın takı tasarımlarını çok ilham verici buluyorum.

Kariyerinizdeki en büyük hedefiniz nedir?

Kariyerimdeki en büyük hayalimi şimdilik kendime saklamak istiyorum bunun için minik eğitimler de alıyorum ilerde hep birlikte görelim.

Kendinizi nasıl motive ediyorsunuz? Okul ve hayat arasında dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Motive olmak için kendime küçük hedefler koyuyorum ve başardıkça ödüllendiriyorum! “Öncelik senin mutluluğun” diyorum. Arkadaşlarla vakit geçirmek, yeni yerler gezmek veya bazen sadece bir gün evde kalıp kendime vakit ayırmak harika geliyor.

Gelecek planlarınızda iş dışında kişisel hedefleriniz neler?

Dünyayı gezmek istiyorum, klasik gittiğimiz avrupa tatilleri hariç değişik yerleri görmek istiyorum.

Bir sanat eserini seçme veya değerlendirme şansı verilseydi, hangi türde bir sanat eseri seçerdiniz ve neden?

Kesinlikle modern bir heykel seçerdim. Heykeller, sanatın dokunulabilir bir formu gibi ve hem görsel hem de fiziksel olarak güçlü bir etki bırakıyor. Mesela, pop art tarzında renkli ve eğlenceli bir heykel olabilirdi. Alec Monopoly gibi enerjik ve modern işler de beni çok etkiliyor. Sanatta bu tarz özgünlük ve dinamizm beni hep cezbediyor!

Medya ve magazinin günümüzdeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir iş insanı olarak bu alanla nasıl bir iletişim kurmayı planlıyorsunuz?

Medya şu an her şeyin merkezi gibi. Hem bireysel hem de markalar için büyük bir etki yaratabiliyor. Ben de bir gün kendi markamı kurarsam, medya ile yaratıcı ve eğlenceli bir iletişim kurmak isterim. Sosyal medyanın gücünü olumlu şeyler için kullanmayı planlıyorum, mesela gençlere ilhamvermek veya sosyal projelere dikkat çekmek gibi.

Londra’dan Türkiye’ye döndüğünüzde, buradaki sosyal hayat ile Londra’daki sosyal hayatı karşılaştırırsanız, en belirgin farklar neler?

Londra’da herkesin kendi dünyası var gibi, biraz mesafeli bir ortam. Ama çeşitlilik inanılmaz! Türkiye’de ise sosyal hayat çok daha sıcak ve samimi. İnsanlar daha kolay iletişim kuruyor ve bu da insana kendini güvende hissettiriyor. Ama Londra’nın sunduğu özgürlük hissi ve kültürel etkinliklerin çeşitliliği kesinlikle çok özel.