Napoli Pizzaları Caddebostan’da...

Tam bir pizza tutkunu olan girişimci Arif Şengül, yurtdışında keşfettiği ‘metre pizza’ konseptini İstanbul’a taşıdı, Kadıköy-Caddebostan’da açtığı Metre Pizza, 7 yıl içinde şehrin en çok tercih edilen pizzacılarından biri haline geldi.Metre Pizza çatısı altında bir bar ve meyhane de açan Arif Şengül, hem hazırladığı lezzetler hem de sunduğu eğlence ile çok iddialı.

Metre Pizza, Caddebostan’ın en rağbet gören mekanlarından. Ne kadar zamandır hizmet veriyorsunuz burada?

- 7 yıl oldu. Daha önce yan sokaktaydık. 4 sene önce oradaki bina kentsel dönüşüme girince şimdiki yerimize taşındık.Dediğiniz gibi Caddebostan’ın en sevilen mekanlarından biri oldu burası. Yaklaşık 2 bin kişilik bir müdavim kitlemiz var. 

Gıda sektörüne Metre Pizza ile mi girdiniz?

- Hayır, bundan önce Mano Burger vardı, kapandı. Ama orası kapanmadan önce açtım Metre Pizza’yı.

Nasıl doğdu bu mekan, konsepti nasıl buldunuz anlatır mısınız biraz?

- Ben daha önce tekstil işiyle ilgileniyordum. Sık sık yurtdışındaki tekstil fuarlarına gidiyor, gittiğim ülkeleri de gezmekten büyük zevk alıyordum. Bu arada aklımın bir köşesinde tekstil dışında bir şeyler yapmak vardı.Sonra bir gün İtalya’da Joseph (????KONTROL EDELİM İSMİ) diye bir şefle tanıştım. “Metre pizza” konseptini de Londra’da görmüştüm. Joseph’ı Türkiye’ye davet ettim ve onunla böyle bir mekan açma fikrimi paylaştım. “Tamam, yaparız” deyip geldi. Beraber kurduk burayı. 2 sene de yanımda çalıştı, sonra ayrıldı. Pizza yapmanın tüm inceliklerini ondan öğrendim.

Burayı açtığınızda tekstil işine devam ediyor muydunuz?

- Başlarda devam ediyordum. Aile şirketiydi orası. Sonra ayrılıp kendimi tamamen buraya verdim. Joseph de o dönem ayrıldı, sonrasında pizzaları ben tek başıma yapmaya başladım.

Odun ateşinde pişen metrelik pizzalarınız çok meşhur. Gerçek Napoli pizzaları yapmak için tüm malzemeleri de oradan getirtiyormuşsunuz sanırım.

- Evet, fırınımız bile Napoli’den geldi. Misafirlerimiz bu fırında pişen metrelik pizzaları gerçekten çok sevdi. Buranın ünü de kulaktan kulağa yayıldı. Biz hiç reklam yapmamamıza rağmen geniş bir müdavim kitlemiz oluştu. Pizzalarımızı tadan herkes mutlaka yeniden geldi, hatta bu kez yanlarında başkalarını da getirmeye başladılar. 

Peki mekanınızın tercih edilmesinin tek nedeni lezzetli pizzalarınız mı?

- Sunduğumuz lezzetler çok beğeniliyor, o ayrı ama bizim alametifarikamız, misafirlerimize ev ortamı sunmamız. Burayı gerçekten evleri gibi görüyorlar. Pizzacıda saatlerce oturulur mu? 10 saat oturanlar var. Bir gelen bir daha geliyor.

Uzunlukları ne kadar oluyor pizzalarınızın?

- Kişi başı 25 santim olarak hazırlıyoruz. İki kişiye 50, üç kişiye 75 cm ve dört kişiye de 1 metrelik pizza pişiriyoruz. Metrelik pizzanın içinde dört farklı çeşit oluyor. Fırınımız çok geniş, aynı anda 6 tane pizza pişirebiliyoruz.

Burası sadece pizzacı değil, aynı zamanda bar ve meyhane bölümleriniz de var. Onları açma fikri nasıl doğdu?

- Evet, burada üç farklı konsept var. Biri İtalyan lezzetlerini sunduğumuz restoranımız, diğeri Ner Kokteyl Bar ve üçüncüsü de arka bahçemizdeki Rum meyhanesi. Tenha Meyhane adı. Rakı eşliğinde keyifli vakit geçirmek isteyenleri orada ağırlıyoruz. Bar ve meyhane bölümleri kendi kendine oluştu aslında... 

Nasıl?

- Metre Pizza’yı açtığım ilk zamanlar akşamları saat 22.00’den sonra içeride pek müşteri kalmıyordu. Arkadaşlarım geliyordu, müziğimizi açıp bar havasına sokuyorduk mekanı. Sonra neden burada bir bar açıp kendi mekanımızda eğlenmeyelim dedik. Ner Kokteyl Bar böyle doğdu. Rakı içmek istediğimizde de meyhanelere gidiyorduk, bir süre sonra Metre Pizza’nın bahçesini meyhaneye çevirmeye karar verdik. O da kendi ihtiyaçlarımızdan doğdu yani. Biraz tenhada kaldığı için adını Tenha Meyhane koyduk. Bahçeden ayrı bir girişi de var oranın. Şimdi misafirlerimizin yanı sıra eşimizi dostumuzu da ağırlıyoruz burada.

Müdavimleriniz arasında ünlü isimler de varmış...

- Ünlüler de geliyor evet, çünkü onlar da burada rahatlar. Basından ya da çevrelerinden kaçmak isteyenler, burada rahat ediyor. 

Bazı pizzacılar gece yarısından sonra eğlence mekanı olarak hizmet veriyor ve oralara sadece belli insanlar girebiliyor. Sizin burayı Anadolu yakasının ‘after’ mekanı yapmak gibi bir niyetiniz yok mu?

- Yok, hiç o kafada değiliz. Dediğim gibi burayı 7 sene önce pizzacı olarak açtık, diğer konseptler zamanla kendi kendine oluştu. Bir de buraya herkes gelebiliyor, o mekanlar gibi müşteri seçmiyoruz. Kapımız herkese açık. 

 

Aynı zamanda dünyayı dolaşan bir gurmesiniz. Bundan sonrası için yapacağınız neler var? Gezip gördüğünüz, dünyadan Türkiye’ye adapte etmeyi düşündüğünüz yeni konseptler var mı?

- Çok ülke gezdim ama tüm dünyayı henüz gezmedim. İnşallah gezeceğim. Aslında aklımda bir fikir var ama bu fikri dünyayı değil, Türkiye’yi gezerken buldum. Anadolu’yla ilgili güzel bir konsept belirledim. Hayallerimden biri onu hayata geçirmek. Aklımın bir köşesinde duruyor. 

Anadolu yemekleri mi olacak?

- Yemekler Anadolu’dan ama konsepti çok farklı olacak. Acıklı ama güzel bir hikayesi var bu konseptin. Tutacağına da inanıyorum. Ama çok detay vermeyeyim, sürpriz olsun. 

Ne zaman hayata geçirmeyi planlıyorsunuz peki?

- Zaman belirlemedim ama 1-2 sene sonra olabilir. O benim gıda işindeki ustalık eserim olacak diyebilirim.

Peki Pizza Metre’nin şubelerini açmak gibi bir planınız var mı? İstanbul’un Avrupa yakasında şube açmayı düşünmüyor musunuz mesela?

- Şimdilik öyle bir niyetim yok. 

Talep olduğunu biliyorum, neden sıcak bakmıyorsunuz?

- Franchising isteyen çok var. Ama ben hep şunu söylerim; bir işe 3 milyon lira ya da 3 lira yatırman önemli değil, önemli olan o işe kendini verip vermemen. Ben kendimi buraya adadım. Ve şimdiye kadar benim enerjimde olan biriyle karşılaşmadığım için ortaklık kurmayı hiç düşünmedim.

Siz haftada bir kasayı kontrol etmeye gelen patronlardan değilsiniz yani...

- Hayır, değilim. Her gün buradayım ben. Günün 15 saatini burada geçiriyorum. Evim de yakın zaten. Gerektiğinde mutfağa da giriyorum, bara da. İşimi gerçekten severek yapıyorum. 

Sizin mutfağa girip yarattığınız farklı lezzetler de var; patlıcanlı pizza, kırmızı soğanlı, labne soslu pizza gibi. Nasıl çıkarıyorsunuz bu yeni tarifleri?

- Ben tadını sevdiğim lezzetleri bir araya getirmeyi seviyorum. Damak tadıma da çok güveniyorum. Denediğim her şey uymayabiliyor bazen, tekrar tekrar yapıyorum.

Meyhanede sunduğunuz mezeler arasında özel reçeteleriniz var mı?

- Yok, orada geleneklere bağlı kalmak daha iyi bana göre. Ben mezelere farklı bir yorum getirmek istemiyorum. Benim için orada önemli olan iyi malzeme kullanmak. 

Evinizde mutfağa giriyor musunuz?

- Zaman zaman. Çok güzel menemen yaparım mesela.

Madem öyle, çok tartışılan o soruyu size de soralım; menemen soğanlı mı olur, soğansız mı?

- Aydınlandı o tartışma aslında. Öğleden sonra yapılırsa yemek konumuna geleceği için soğanlı olur, öğleden önce kahvaltı niyetine soğansız olur deniyor.

Peki ya evde tencere yemekleri yapıyor musunuz?

- Bekarken yapıyordum. Şimdi evde pek girmiyorum mutfağa, çünkü zaten burada hep mutfaktayım. 

Mutlu musunuz peki mutfakta olmaktan?

- Çok mutluyum. Buraya gelenlerin yüzlerinde mutluluk ifadesini gördüğümde daha mutlu oluyorum. Ve onlara hep daha iyisini sunmak için çabalıyorum.

Napoli Pizzaları Caddebostan’da